Güllaç nasıl yapılır? Ramazan tatlısı güllaç tarifi

11 Ayın Sultanı Ramazan'ın favori tatlısı güllaç nasıl yapılır? Ramazan tatlısı güllaç tarifi haberimizde...

11 ayın sultanı Ramazan'ın rahmetiyle gönlümüzü kuşattığı bu günlerde insanların bu kutlu ayda yemeği en çok sevdiği tatlı olan Güllaç'ın yapımı çok kolay.

Peki herkesin çok sevdiği bir tatlı olan güllaç nasıl yapılıt tarifi ?

 Ramazan tatlısı güllaç tarifi

Malzemeler:

2-10 adet güllaç yaprağı, 2 kilo süt, 1 kilo güllaç, 5000 gram toz şeker, 2-3 yemek kaşığı gülsuyu, 250 gram ince çekilmiş fındık, 100 gram hindistancevizi, 100 gram pudra şekeri, 100 gram çekilmiş fıstık içi. 

Güllaç nasıl yapılır?

Sütü derin bir tencereye aktarın ve kaynatın. Kaynamakta olan süte toz şekeri ekleyin. Ocaktan alın ve karıştırarak toz şekerin erimesini sağlayın.

Son olarak; gül suyunu ilave edin. Ilınması için 2- 3 dakika kadar bekletin.

Güllaç yapraklarını küçük parçalar halinde kırın. Tepsinin tabanını bir kat güllaç yaprağı ile kaplayın. Hazırladığınız sütlü karışımdan azar azar ekleyerek, yaprakları ıslatın.

İnce çekilmiş ceviz içi serpiştirin. Aynı işlemi güllaç yaprakları bitene kadar tekrarlayın. Kalan sütü; en üstte kalan güllaç yapraklarının üzerine gelecek şekilde ekleyin.

Tatlıyı, sütlü şerbetini çekmesi için 10 dakika kadar oda ısısında bekletin. Şerbetini çeken tatlıyı kare halinde dilimleyin.

Dilimlerin orta kısmına gelecek şekilde nar tanesi ve arzuya göre ceviz içi serpiştirin.

Buzdolabında 1 saat kadar beklettikten sonra soğuk olarak servis edin. Sevdiklerinizle paylaşın.

PÜF NOKTASI
Dilerseniz güllaç yapraklarını önce sütle ıslatıp, sonra üzerlerine muhallebi sürerek, rulo yapabilirsiniz.

Güllaç’ın tarihi

600 yıllık tarihi olan Güllaç,  Osmanlı zamanında insanların mısır nişastasını saklama çabasıyla ortaya çıkmıştır. Çuvallarda saklanan nişastanın zarar görmemesi için biraz un ve suyla karıştırıp yufka şekli verilir. Bu sayede nişastanın uçuşup dağılmayacağı ve daha geç bozulacağı düşünülür.

İlk güllaç yaprakları böylece hazırlanır ve evlerde muhafaza edilmeye başlanır. Nişasta kullanılması gerektiğinde de bu sert yapraklardan arzuya göre koparılır, elde ufalanarak toz nişasta gibi kullanılırmış. Ancak bir süre sonra nişasta yapraklarını ıslatmak gelmiş akıllara. Burada devreye süt girmiş. Sütü Osmanlı döneminin en çok kullanılan bir diğer içeceği gül suyu izlemiş: Artık yapraklar sadece nişastayı korumak amaçlı yapılan bir tasarruf malzemesi olmaktan çıkıp sofralara baş tacı olmaya başlamış. Ceviz ve nar gibi malzemelerle zenginleşmesi saray mutfağına girdikten sonra gerçekleşmiş.

İçindeki gül suyundan dolayı " güllü aş" konmuş adı, o da tıpkı "sütlü aş"ın sütlaç olması gibi güllaç olarak anılır olmuş zamanla.

Yorumlar