Erdal Güven

Erdal Güven

Buz tutan tuzlar, ve karla mücadele

Karla mücadelenin ne kadar meşakkatli bir iş olduğunu yaşayan bilir. Yani öyle dışardan martaval okumakla olmaz. Şimdi “sen de gazeteci misin? Yoksa karayolcu mu “? dediğinizi duyar gibiyim. Ben değilim, ama babam karayolcu. Yani benim çocukluğum karda kışta baba yolu gözlemekle geçti. Yolları açık tutabilmek için nasıl insanüstü bir gayret gösterdiklerini çok iyi bilirim. 

Yıllar sonra, aktif muhabirlik yaptığım yıllarda da, haber peşinde onlarca kez yollarda kaldım. Yolda yaşanan sefaleti haber yapabilmek için yollarda sefil oldum. O yıllarda kaç kere karayolları bakım evlerinde gecelediğimi hatırlamıyorum bile. Hem de o zamanlar şimdiki gibi teknolojik imkanlarla donanımlı araçlar yoktu. Kış lastiği denen şey lükstü. Kara düzen zinciri olan araba kendisini şanslı sayıyordu.

Günümüzde öyle mi? Araçların tamamı donanımlı. Kış lastikleri son derece uygun fiyatlarla bulunabiliyor. Zincir takıp çıkartmak neredeyse çocuk işi, ama gelin görün ki bu sefer de, şoförlerde iş yok. Kar yağışının tüm yurdu esir aldığı şu günlerde iş için arabayla İstanbul’dan Ankara’ya gitmek zorunda kaldım. Yol kar buz, her an bir şey olur diye, arabamın benzin deposunu sürekli dolu tutabilmek için yüz kilometrede bir benzinliğe girdim. Aracımın kış lastikleri olmasına rağmen yanıma zincir de aldım. Araç lastik havalarını biraz indirdim. Silecek suyuma donmayı engelleyen özel karışım ekledim. Arabanın arkasına kar botlarımı, kalın kar gocuğumu ve 2 tane yün battaniye koydum. Tabi ki yanıma beni en az 24 saat idare edecek kadar da yiyecek aldım. Akülü su kaynatacağımı ve pekmezimi de yanıma almayı ihmal etmedim.

Babamın karayolllarında çalıştığı dönem karla mücadelede kullanılan araç

Şimdi ne o sanki dağa çıkıyorsun İstanbul-Ankara arasında ne olabilir ki?” diyenleriniz olabilir. Evet "Normal Şartlar Altında (NŞA) dediğiniz doğru ama ya olağanüstü hal durumunda? İstanbul’dan çıktıktan sonra başlayan yağmur, Kaynaşlı’da kara çevirdi ve kar aralıksız Çamlıdere’ye kadar devam etti. Karayolları ekipleri yolları açık tutmak için sürekli çalışıyorlardı. Tüm ekipler yolda en ufak kar birikintisine müdahale etmeye çalışıyorlardı. Ama karayolcular ne kadar uğraşsa da, karlı yolda araç kullanmayı bilmeyen, sorumsuz, acemi şoförler yollarda makas atarak ilerledikleri için potansiyel tehlike oluşturuyorlardı. Neyse ben sorunsuz Ankara’ya ulaştım ama benden 1 saat sonra Bolu tüneli girişi ulaşıma kapandı. Karayolları ne kadar uğraşsa da acemi şoförlerin araçlarını karın üzerinde tutamamaları nedeniyle meydana gelen kazalar yolları ulaşıma kapattı.

Karayollarının kullandığı modern araçlar

Öyle acemi şoför dediysem sadece otomobil sürücülerinden bahsetmiyorum. Profesyonel sürücülerden bahsediyorum. Koca koca kamyonların, dorseli tırların ve onlarca yolcu taşıyan otobüslerin şoförlerinden bahsediyorum. Emin olun bu koca aracı kullanan şoförlerin en az yarısı karda araç kullanmayı bilmiyor. Lastikleri kabak yola çıktıkları aracın kabiliyetlerini ve zafiyetlerini bilmiyorlar. Hal böyle olunca yollar savaş alanına dönüyor. Normal koşullarda araç kullanabilen şoförler kış koşullarında yola çıkınca karayolcular ne yapsın. Koca otobüs veya kamyon yolda yan yattı mı, iş bitiyor. O karda kışta önce kazayı kaldıracaksınız sonra da yolda biriken karları temizlemeye çalışacaksınız.

Buradan şunun altını kalın kalemle çizmiş olayım. Ulaştırma Bakanlığı şu an araç kullanan profesyonel sürücülerin lisanslarını hemen iptal etmeli ve hepsini kursa tabi tutarak yeniden sürücü lisansı vermeli. Yoksa bu acemi sürücüler nedeniyle yaşanacak olanların vebaline ortak olurlar.

Tabi bu acemi sürücülerin otomobil kullananları da var. Daha doğrusu kullanamayanları. En ufak kar yağışında, ya ışık görmüş tavşan gibi oldukları yere çakılıp dururlar; ya da yolun ortasından yavaş yavaş gitmeye çalışırlar. Arkadan gelenler umurlarında bile değildir. Bunlar da sadece kendi güvenliklerini önemsedikleri diğer sürücüleri yok saydıkları için yollarda kazalar kaçınılmaz olur.

Evet son günlerde yaşanan yağışlar ortalamanın üstünde ama bu kadar sıkıntı oluşturacak kadar yoğun değil.  Bu tamamen sorumsuz acemi sürücülerin oluşturduğu bir kaos. Bir de buna İstanbul gibi koca kenti idare eden mahalli yönetimin yaptığı hatalar eklenince ortaya facia görüntüleri çıkıyor. İstanbul kara teslim oldu. İnsanlar yollarda perişan oldu ama  bunda en büyük suçlu yeterli önlermleri almayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'dir.

Bugün sosyal medyada dolaşan bir video gözüme takıldı. Bir kullanıcı, İstanbul caddelerinde yaşadığı sıkıntıyı videoya kaydetmiş. Kapanmış yollar, yolda kalmış insanlar ve araçlar. Bunlar artık "sıradan" şeylerdi de, en son gösterdiği, İBB'nin göya yollara dökmek için bir sokağa koyduğu tuz kasası beni şoke etti.

Tuz kasası vardı, iyi güzel, içinde tuz da vardı ama onu atacak personel ortalarda yoktu. Videonun trajikomik anı ise en sondaydı; belediyenin yollardaki buzları eritsin diye tedarik ettiği ve sokağa koyduğu tuz "buz" tutmuştu.

Bu görüntü, İBB'nin son bir kaç günde karla mücadelede gösterdiği performansın da özeti gibiydi.

Diğer Yazıları

Yorumlar