Erdal Güven

Erdal Güven

Bu nasıl demokratik aday?

Gazetecilikte artık neredeyse 40 yılımı dolduruyorum. 1983'te Hürriyet Haber Ajansı Eskişehir Bürosu'nda başladığım meslek hayatımda 6 Cumhurbaşkanı  gördüm. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan ile  birebir tanışıp onların haberlerini yaptım. İcraatlarıyla ilgili sayfalar dolusu köşe yazısı yazdım. Hepsinin kendine tarz yönetim şekilleri vardı. Ama en önemli ortak paydaları dördünün de siyasi olmalarıydı. Her birisi bir siyasi hareketin lideri ya da kurucusuydu. Kendilerini destekleyen milyonlarca seçmenin sorumluluğu ile hareket ediyorlardı.

Son Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise doğrudan halkın oylarıyla seçildi. Yani tüm geçerli oyların yüzde 50’sinde fazla oy alarak seçildi.Yakın bir gelecekte yeni bir seçim var. İster erken olsun ister zamanında ülke seçim ortamına girmiş durumda. Vatandaş ülkeyi 5 yıl tam yetkiyle yönetmesi için bir Cumhurbaşkanı seçecek. Ama vatandaşın bir bölümü daha kimi destekleyeceğini bilmiyor. Birilerinin kendileri adına bir aday belirlemesini ve o adayı Cumhurbaşkanı adayı olarak lanse etmelerini bekliyorlar.

İşte ben tam da bunu anlamıyorum, bu nasıl demokrasi arkadaş. Üç beş siyasi parti lideri bir araya gelecek kendilerine gelen CV’lerden ya da bilgi notlarından bir adayın Cumhurbaşkanı olacağına karar verecek ondan sonra da bu adayı seçelim diye bizim önümüze koyacaklar. Vallahi bu CV olayını ben uydurmadım. Ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu söyledi.

Kılıçdaroğlu, Murat Yetkin ile yaptığı son röportajda Cumhurbaşkanı adayının belirlenip belirlenmediği sorusuna; “Öyle bir şey yok. Doğrusu çok kişi geliyor. İş dünyasından, eski politikacılardan, bürokratlardan, başka kesimlerden… Rapor yazıp getirenler, özgeçmiş bırakanlar oluyor. Böyle bir beklenti var. Sanıyorum diğer liderlere de gidenler var. Ben herkese aynı şeyi söylüyorum. Buna Millet İttifakı olarak karar vereceğiz. Ve henüz ve Sayın Meral Akşener ile olsun, görüştüğümüz diğer liderlerle olsun adayın kim olması gerektiği konusunda bir konuşmamız olmadı.” diye cevap verdi.

Konunun vahameti Kılıçdaroğlu’nun yanıtında apaçık ortada. İnsanlar Millet İttifakı liderlerinin kapısında kuyruk olmuşlar siyaseten icazet istiyorlar. Arkadaş bu nasıl bir saçmalıktır. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır. Belirli güç odaklarından “hamili kart yakınımdır” notu getiren Cumhurbaşkanı adayı olacak.

Peki sokak sokak, köy köy, kasaba kasaba ülkeyi dolaşıp oy isteyen siyasiler ne olacak? 100 bin imza engeline mi takılacak? Bu mu demokrasi? Ben ittifaklara karşı değilim. İttifakların dışardan aday bulup, seçmene dayatmasına karşıyım.

Hem yurt içinde hem de çeşitli ülkelerde seçim kampanyaları takip ettim. Bir kere de olsun seçim kampanyası yönettim. Ama hiç birisi  şu an içinde bulunduğumuz dönem kadar “nevi şahsına münhasır” değildi. Parti liderlerinin siyasi hedefleri yok. Sokaktaki insan Cumhurbaşkanı olmak istiyor ama bizimkiler pek de oralı değiller. Partiler onların oyun bahçesi olsa gerek. Oyun bahçelerinde kumla oynuyorlar.

Acaba ben de araya dostlar koysam, ben de muhalefet partilerinin genel başkanlarına CV’mi sunabilir miyim? Türkiye Cumhuriyeti 2000 yıllık devlet geleneği olan köklü bir devlettir. Bu devleti yönetmek ciddi bir iştir.

Diğer Yazıları

Yorumlar