Başkan Erdoğan: "İşgal ettiğiniz yerlerden çekilin"

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu'nda konuştu.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlenen "Tarih, Siyaset ve Ülkelerarası İlişkiler Bakımından Uluslararası Deniz Hukuku ve Doğu Akdeniz Sempozyumu"nda önemli açıklamalarda bulundu.

Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Tarih, siyaset ve ülkeler arası ilişkiler bakımından bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sözlerimin hemen başında dün Azerbaycan'a saldıran Ermenistan'ı kınıyorum. Türkiye dost ve kardeş Azerbaycan'ın yanında olmayı sürdürecektir. Dağlık Karabağ'ın işgaliyle başlayan krize son verme zamanı gelmiştir. Yaşanan son gelişmeler bölgede nüfuz sahibi tüm ülkelere gerçekçi ve adil çözüm yollarını devreye sokmaları konusunda fırsat vermiştir. Bu fırsatın değerlendirilmesini umuyoruz.

MİNSK 3'LÜSÜNE SERT TEPKİ

MİNSK 3'lüsü denilen grup bu sorunu çözmemişlerdir. Bu sorunu çözmemek için de ellerinden geleni yapmışlardır. Şimdi de akıl veriyorlar, zaman zaman da tehdit ediyorlar. 'Türkiye burada mı', 'Türk askeri var mı'? Bunu söyleyenler; Suriye'nin kuzeyine binlerce TIR silahı taşıyanlardır, Suriye'nin kuzeyini parselleyenlerdir, koalisyon güçleriyle Suriye'de cirit atanlardır. Adeta İlham Aliyev kardeşimiz bunlara hesap verecek. 30 yıla yakındır size hesap verdiler. Bu işi çözelim dediler. İşgale uğrayan topraklar Azerbaycan toprakları. Dağlık Karabağ'ı kabul ediyorsunuz. 1 milyonu aşkın insan topraklarından uzak Azerbaycan'da yaşıyor. 'Artık hesap vakti geldi' diyen Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesmez zorunda kalmıştır.

Değerli akademisyenlerimiz Akdeniz konusu ele almaya devam edecek. Hakikatin kıvılcımı farklı fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıkar. İstişare etmek, farklı fikirlere kulak vermek gerekir. Biz de 40 yılı aşkın süredir daime istişareye önem verdik. Ülkemizin ve milletimizin geleceğini ilgilendiren meselelerde farklı görüşleri dikkate aldık. Bunun meyvesini siyasi hayatımızda ve devlet idaresinde neticesini topladık. Sizlerden vicdan ve fikirleriniz arasında sütre çekmeden, açıklıkla paylaşmanızı istiyorum. Bizim burada dile getirilecek önerilere çok ihtiyacımız var.

DOĞU AKDENİZ'DEKİ GELİŞMELER

Akdeniz'e dair konular, son dönemde dünyadaki birçok devletin de ana gündem maddesini oluşturuyor. Pek çok ülke burada yaşananları yakından takip ediyor. Küresel siyasetin son birkaç aydır Akdeniz ekseninde geliştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bizim de gündemimizde bu bölgedeki gelişmeler önemli yer tutuyor. Atılan her adımın, ülkemizin hak ve menfaatlerinde önemli yer tutuyor. Yapılan bazı araştırmalar, bölgede çıkarılabilir doğalgaz miktarının 3,5 milyar metreküpün üstünde olduğuna işaret ediyor. Uluslararası enerji şirketlerinin de devreye girmesiyle, Doğu Akdeniz petrol ve doğalgaz jeopolitiğine oturmuştur.

Türkiye'nin bölgeye yönelik ilgisi sadece enerji kaynaklarıyla ilgili değildir. Türkiye bir Akdeniz ülkesidir. Biz misafir değil, evsahibiyiz.

Preveze Deniz Zaferi Akdeniz'deki köklü varlığımızın en görkemli sembollerindendir.

İnsanlık tarihi boyunca pek çok medeniyete beşiklik eden bu coğrafya asırlarca sürecek barış, huzur ve istikrar iklimine kavuşmuştur.

Literatüre Osmanlı Barışı olarak geçen bu dönem, aynı zamanda Akdeniz'in ticari-siyasi bakımdan altın çağıdır.

Akdeniz maalesef istikrarsızlık, çatışmalar ve son yıllarda sahile vuran mülteci cesetleriyle anılmaya başlandı.

Akdeniz'i gerilimi tırmandıranlar yine aynı zihniyetin temsilcileridir.

Doğu Akdeniz'de emperyalist yayılmacılığa nasıl karşıysak, tek taraflı emrivakilere de aynı şekilde karşıyız.

Akdeniz bizi birleştiren, işbirliğini güçlendiren denizdir. Öyle olmalı ve öyle kalmalıdır.

Tüm ülkeleri ve halklarıyla Akdeniz büyük ailemizin çatısı, yuvasıdır.

Sorunları birbirimizi dışlayarak değil, bölgedeki tüm aktörleri aynı masada buluşturarak çözebiliriz.

Türkiye'nin ve KKTC'nin içinde adil şekilde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz barışı çıkmaz.

19. yüzyılın sömürge paylaşım masalarını andıran suni projelerle, saçma haritalarla Akdeniz'e barış gelmeyeceğini artık herkes görüp kabul etmelidir. Neymiş? Sevilla haritası... Kim nerede, nasıl bu haritanın çizgilerini çekti? Bunlar zor iş değil ki... Biz de İstanbul ve Marmara Üniversiteleriyle "Harita çalışması yapın' ricasında bulunsak, hemen bu haritayı hazırlar ve dünyaya sunarız. Zor işler değil bunlar.

Öncelikle bakış açısının değişmesi gerekiyor.

Ülkemizin ve Libya'nın Doğu Akdeniz'deki menfaatlarını koruduk.

Ülkemizin elini daha da güçlendirdik.

Doğu Akdeniz politikamız şu 2 temel üzerinde yükseliyor. İlki, deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka uygun olarak hakça ve adil şekilde sınırlandırılarak kıta sahanlığımızdaki egemenliğimizin korunmasıdır.

İkincisi ise Kıbrıs Türklerinin adanın eşit ortağı olarak, hidrokarbon kaynakları üzerindeki hak ve çıkarlarının garanti altına alınmasıdır.

Kimsenin hakkında gözümüz olmadığı gibi kimseye de hakkımızı yedirtmeyiz.

Yunanistan'la özellikle ön şartsız olarak diyaloğa hazır olduğumuzu vurguladık. İçinde Kıbrıs Türklerinin de yer aldığı bir konferans düzenlenmesini teklif ettik.,

Kıbrıs Türkleri dahil tüm tarafları bir araya getirecek bir enerji işbirliği forumunun da kurulmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.

Gelin hep beraber Akdeniz'i bir barış havzasına çevirelim. Gelin yeni husumetlerle Akdeniz'in ak sularını kirletmeyelim. Gelin enerjiyi çatışmanın değil iş birliğinin vesilesi kılalım. Bize uzatılan barış elini şimdiye kadar asla havada bırakmadık.

Bugün de Merkel'in yürüttüğü diplomatik çabalara gereken her türlü desteği verdik veriyoruz.

Yorumlar