Başkan Erdoğan İSEDAK üyesi ülkelere seslendi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 36. İSEDAK Toplantısı açılış oturumunda önemli açıklamalarda bulundu.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan 36. İSEDAK toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Başkan erdoğan: "Salgın din, dil ve ırk ayrımı gözetmeden tüm insanların aynı gemide olduğunu hatırlatmıştır." dedi Başkan Erdoğan: "Dış ticaretimizin salgın sürecinde ağır tahribat yaşamaması için ticareti teşvik edici ve kolaylaştırıcı önlemleri devreye sokmalıyız." ifadelerini kullandı.

Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

Bu sıkıntılı dönemi en az zararla atlatıp önümüzdeki toplantıları yüz yüze gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz.

Mevladan bizi bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum. Merhum Şeyh Sabah uzlaştırıcı şahsiyeti ile tüm bölgeye etki etmiş önemli bir liderdi.

TÜM İNSANLIK AYNI GEMİDE OLDUĞUNU HATIRLADI

Bizler her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna inanan insanlarız. Yaşadığımız her hadiseyi imtihan vesilesi görürüz. Kovid-19'da da karşılaştığımız sıkıntılarda hepimizin çıkaracağı dersler vardır. Bu salgın bize din, dil, ırk ayrımı gözetmeden tüm insanlığın aynı kaderi paylaştığını, aynı gemide olduğunu hatırlattı. Planlı hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.

TÜM İMKANLARI SEFERBER ETMELİYİZ

Sağlık boyutunun yanı sıra salgının ekonomik etkilerini azaltmak için elimizdeki imkanları seferber etmeliyiz. Turizm salgının en çok vurduğu sektörlerin başında geliyor. İSEDAK kapsamında üye ülkeler arasındaki ticaretin artırılmasına yönelik atacağımız adımların önemini vurgulamak istiyorum. İstanbul Tahkim Merkezi'nin kurumsal yapısını tamamlayabilmek için gerekli kurulların yapılmasını da hızlandırmalıyız.

SADECE PANDEMİYLE DEĞİL İSLAM DÜŞMANLIĞI İLE MÜCADELE EDİYORUZ

Tüm çabalarımıza rağmen ülkelerimiz arasında arzu ettiğimiz koordinasyonu gerçekleştiremedik. Müslümanlar olarak bu sene sadece salgınla değil, Batı ülkelerinde yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Evler okullar hemen her gün neo-nazilerin saldırısına maruz kalıyor. Müslüman kadınlar hakarete ya da fiili tacize uğruyor. Peygamberimize yönelik alçakça saldırılar düzenleniyor. İslam ve Müslüman düşmanlığı kimi Avrupa ülkelerinde devlet başkanı nezdinde himaye edilen bir politikaya dönmüştür. Nefret furyasında sadece Müslümanlar değil etnik kimliği, dini, dili farklı olan diğer kesimler de nasibini almaktadır.

Hukuk ve demokrasi içinde Batı'yı veba gibi saran ırkçılıkla mücadele etmek zorundayız. Bunun yolu da güç birliği yapmamızdan geçiyor. İslam ülkeleri olarak ne kadar çok üretirsek sözümüzün ağırlığı da o kadar artacaktır. Katma değerli üretim ve ticarete dönük adımlarımızı sıklaştırmalıyız.

Yorumlar