Vize muafiyeti görüşmeleri tıkandı

Türkiye ile AB arasında vize muafiyeti konusu tıkanma noktasına geldi. Prof. Dr. Ensar Nişancı, sürecin olumsuz neticelenmesi durumunda AB’nin yeni ve büyüyen bir riskle karşı karşıya kalacağını söyledi.

Türkiye ile AB arasında vize muafiyeti konusu tıkanma noktasına geldi. AB ile vize muafiyeti konusunda yaşanan anlaşmazlığa yönelik açıklama yapan AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, “Bu noktada parlamentoda konu kilitlenmiş vaziyettedir. Bunun çözümü de komisyona düşmektedir. Parlamentoda yaptığım görüşmelerden edindiğim intiba budur. Bugünkü görüşmelerimizde bu sürecin tıkandığı noktanın aşılması için konunun tekrar komisyonda değerlendirilmesi, Türkiye ile yeni bir istişarenin başlatılması, bu 5 kriterin aşılması konusunda bir istişare yapılmasıyla çözülebilecek bir noktadayız ancak bugünkü temaslarım konusunda da maalesef çok umutlu olduğumu söyleyemiyorum.” dedi.

Türkiye ile AB arasındaki vize muafiyeti görüşmelerindeki seyri AjansHaber’e değerlendiren Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, “Vize muafiyetinin Türkiye açısından hiçbir katkısı olacağı kanaatinde değilim. Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’ye ilişkin son derece ihtiyatlı olmaları gerektiğine dair bir kanaatleri var. Bu, sadece diplomatik bir strateji olmaktan ziyade psikolojik eşiktir. Bu psikolojik eşiği bir türlü aşamıyorlar. Eğer bu süreç olumsuz neticelenirse o zaman göçmenler konusundaki taahhütler de yeniden gündeme gelecektir. AB yeni ve büyüyen bir riskle karşı karşıya kalacaktır.” dedi.

Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, Türkiye ile AB arasındaki vize muafiyeti görüşmelerindeki seyri AjansHaber’e şöyle değerlendirdi:

“PAZARLIK KONUSU OLABİLECEK BİR DURUM DEĞİL”

Vize muafiyetinin Türkiye açısından hiçbir katkısı olacağı kanaatinde değilim. Bütün ülkelere bir hoş geldin çayı olduğunu düşünüyorum. Türkiye için çok da rasyonel olan ve pazarlık konusu olabilecek bir durum değildir. Bu konunun Türkiye’nin lehine veya AB’nin lehine sonuçlanmasının diplomatik terazide çok fayda kıymeti olacağını düşünmüyorum.

Prof. Dr. Ensar Nişancı

“TÜRKİYE, AB İÇİN NE KADAR İMKANSA O KADAR DA RİSK OLUŞTURAN BİR ÜLKE”

Avrupa’nın Türkiye’ye karşı yerleşik bir korkusu var. Bu geleneksellik tarihe dayanan bir korkudur. Türkiye şu an AB için ne kadar imkansa o kadar da risk oluşturan bir ülke. Ortadoğu’nun yanı başında olan bir ülke ve bütün mültecilerin yoğun bir şekilde yaşadığı ülke Türkiye. Göçmenlerin de kendileri için hedef olarak düşündükleri yer Avrupa’dır.

“AVRUPA PARLAMENTOSU TÜRKİYE’YE KARŞI PSİKOLOJİK EŞİĞİ AŞAMIYOR”

Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’ye ilişkin son derece ihdiyatlı olmaları gerektiğine dair bir kanaatleri var. Bu, sadece diplomatik bir strateji olmaktan ziyade psikolojik eşiktir. Bu psikolojik eşiği bir türlü aşamıyorlar.  Türkiye’ye ilişkin ne yapılacaksa hepsinde bu psikolojik eşik devreye giriyor ve onların Türkiye’ye karşı çok muhafazakâr bir tutum takınmalarına neden oluyor. Risk ve paylaşım noktasında Türkiye’nin bir dahli olduğunda o zaman Türkiye’yi memnun etmek üzere bazı vaatlerde bulunuyorlar. Türkiye’nin üyelik süreci de esasen aynı şekilde işliyor. Açılan fasıllara baktığımızda aynı aklın iş başında olduğunu söyleyebiliriz.

“AB’NİN KENDİ MENFAATLERİ AÇISINDAN DAHA CESUR DAVRANMASI GEREKİYOR”

Vize meselesi Türkiye’nin mülteci sorununu çözmesi vaadiyle gündeme getirilmiş bir konudur ama görüldüğü üzere AB ne mülteciler için vadettiği 3 milyon ön taaddüdünü ödemeye niyetli ne de vize konusunda adım atmaya niyetli. Bence vize konusunda aslında AB’nin kendi menfaatleri açısından daha cesur davranması gerekiyor ama Avrupa bunu dahi göze alamıyor. Bu esasen Avrupa’nın ne kadar güvenlikli bir politika gözettiğini gösteriyor.

Türkiye’nin artık AB’nin bu reflekslerini anlaması gerekiyor. Türkiye’nin AB’ye ilerleme sürecinde atılacak olumlu her adımda AB’nin çok kararsız olacağını artık bilmesi gerekiyor.

“SÜREÇ OLUMSUZ NETİCELENİRSE AB, YENİ VE BÜYÜYEN BİR RİSKLE KARŞI KARŞIYA KALACAK”

AB’nin sadece Türkiye’ye karşı değil güneyden gelen göçmenlere de kalkan oluşturmak adına geri kabul anlaşmasını bir strateji olarak benimsiyor. Şu anda Avrupa’ya göç konusunda bir duraksama olmuştur. Bu nedenle de hem AB açısından hem de Türkiye açısından çok önemli bir durumdur. Eğer bu süreç olumsuz neticelenirse o zaman göçmenler konusundaki taahhütler de yeniden gündeme gelecektir. AB yeni ve büyüyen bir riskle karşı karşıya kalacaktır.

Avrupa’ya giden göçmenler de orada aradıklarını bulamadılar. Mülteciler için de önemli bir tecrübe. Onlar önce Türkiye’yi bir hedef ülke olarak görüyorlardı, Türkiye’ye gelip sivil haklarını elde ettikten sonra sosyal hakları elde etmek üzere Avrupa’ya gittiler ama orada da bunun karşılanmadığını görünce geri dönmeye başladılar. Suriye’den kaynaklanan göç konusunda soğumanın olacağını söyleyebilir.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.