Rusya ve ABD, Suriye için sahnede!

ABD ile Rusya arasında Suriye’de örtülü güç savaşı sürüyor. ABD fiili bölünmekten bahsederken Rusya ise sert bir dille ABD’nin söylemini reddetti.

Suriye'de devam eden iç savaş ve ülkedeki hükümet boşluğu ülke içindeki karmaşanın ve belirsizliğin sürmesinde en önemli nedenler. Özellikle Rusya'nın Suriye’nin iç işlerinde müdahil olması, ABD'nin bu bölgedeki planları ve Cenevre görüşmeleriyle gelişen süreçte, Suriye'nin geleceğiyle ilgili adımlar atılsa da fiili bir olumlu dönüşün olmadığı açıkça görülüyor. Son olarak ABD'nin fiilen Suriye'nin bölünmesi anlamına gelecek belirli alanlara bölünmesi önerisine Rusya'dan cevap gelmiş ve bu öneri sert bir dille reddedilmişti.  ABD’nin Suriye’ye asker gönderecek olması da bölge üzerinde kritik bir gelişme olarak görülüyor.

ABD-Rusya ilişkilerinin Suriye üzerindeki etkilerini AjansHaber’e değerlendiren Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı, Rusya’nın ne Suriye’den çekilebildiğini ne de tam anlamıyla tüm varlığıyla ülkede olabildiğini söyledi. Prof. Dr. Nişancı, ABD’nin Suriye’ye asker gönderecek olmasıyla ilgili olarak da, “ABD’nin bölgede tabii ki büyük menfaatleri var. Özellikle bu menfaatlerini tanılayan parametrelerin altını çizecek olursak bunlardan birisi hepimiz biliyoruz ki İsrail’in güvenliğini sağlaması” dedi.İşte Namık Kemal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ensar Nişancı’nın AjansHaber’e yaptığı değerlendirme:

Ülkelerin konumları da son derece karmaşık bir tablo. Yani iki adım ileri bir adım geri pozisyonlarıyla Suriye de mevzilenmeye çalışıyorlar. Bu Suriye deki tablonun ne kadar girift olduğunun göstergesi. Şimdi Suriye’ye müdahil olan güçler ya da müdahil olmak isteyen, Türkiye,  Arabistan , PYD, Hizbullah,  IŞİD’in konumlarını doğru okumak lazım.

“RUSYA NE VAZGEÇEBİLİYOR NE DE MÜDAHİL OLABİLİYOR”

Suriye’de yani Rusya ne bütün varlığıyla var olabiliyor ne de Suriye’den vazgeçebiliyor. Ne Esad’ı tam olarak destekleyebiliyorlar ne de ondan geri adım atabiliyorlar. Yani orada karşılarına büyük bir direnç çıktığı vakit ona karşı geri adım atıp bir taraftan zaman kazandırıp Suriye’yi soğutmak peşinde. Suriye’deki tabloda kendilerine bir yer edinmek için pozisyon almaya çalışıyorlar.

“RUSYA’NIN AMACI ESAD’I DEĞİL ULUSAL ÇIKARLARI KORUMAK”

Rusya’nın konumuna baktığımız vakit evet Suriye’de var olmak istiyor. Suriye’de var olma biçimini Esad’a destek biçiminde gösteriyor ama Rusya’nın temel konumu Esad’ı orada korumak değil Esad’ı koruyarak ulusal çıkarlarını korumak. Suriye’nin stratejik değerinden dolayı.  Aynı şekilde ABD de bir taraftan Rusya ile beraber oluyor diğer yandan müttefikleri ile arasını açmak istemiyor. Son derece kompleks komplikasyonları olan bir tabloyla karşı karşıya.

ÇELİŞEN STRATEJİLER...

Daha önceleri ABD Türkiye ile bir anlaşma yapmıştı. Eğit donat siyasetini Türkiye ile yapmaya çalışmıştı. O mekanizmayı devreye sokmaya çalışmıştı. Orda ardından çıkan tablo da bu eğit donatın bir işe yaramadığını gördü. Şimdi geri çekilmiş oldu ABD. Burada ortaya çıkan resim şu: ABD Suriye’deki sorunu çözmekten ziyada oradaki müttefikleri ile olan ilişkilerini bu müdahilliğiyle yeniden tenzil etmeye çalışıyor. ABD bir taraftan Türkiye ile bunu yapmaya çalışıyor. Öteki taraftan da Rusya ile yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla bu iki müdahale, iki strateji bir birleri ile çelişen stratejiler.

“ABD’NİN ASKER GÖNDERMESİNİN SEBEBİ İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ”

Ama bu tablonun bize söylemiş olduğu şey buradaki asıl amaç Suriye’de bir sonuç almak yerine Suriye’deki aktörlerle ilişkileri üzerinden daha geniş ölçekte bir sonuç alma bir ilişki kurma üzerine kurulu bir denklemden söz etmemiz gerekiyor. Bu nedenle ben ABD’nin bu sınırlı sayıdaki uzmanını ya da askerini Suriye’ye göndermiş olmasının gene aynı çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlgili aktörlerle ilişkilerinin bir göstergesi olarak bunu yapmaya çalıştığını değerlendirmenin en azından bu tabloda ancak böyle bir yoruma elverişli tablo ortaya koyduğunu düşünmek gerekiyor.

ABD, Suriye’deki tablonun ne kadar karmaşık olduğunu, krizin ne kadar derin olduğunu biliyor. Bu kadar küçük bir yatırımla 300 askerle orada bir sonuç alamayacağını biliyor. ABD’nin bölgede tabii ki büyük menfaatleri var. Özellikle bu menfaatlerini tanılayan parametrelerin altını çizecek olursak bunlardan bir tanesi hepimiz biliyoruz ki İsrail’in güvenliğini sağlaması, ikincisi de bölgedeki enerji meselesi ve üçüncü bir mesele de var. O da Amerika orada doğrudan müdahil olmak yerine Ortadoğu’daki düzeni statükoyu güçler arasındaki dengeyi sürekli yeniden kurarak inşa etmeye çalışıyor. Yani ABD’nin temel stratejisi Irak ve Afganistan’da olduğu gibi doğrudan müdahil olmak değil, dengeleri sağlamak.  Daha önce Irak’ta ve Afganistan’da bu tecrübeyi yaşadı. Bunlardan sonuç alamadı. Bunların ABD ekonomisine 1 trilyon doları bulan büyük ekonomik bir maliyeti, aynı zamanda da müttefikleri ile arasındaki ilişkilerin bozulması gibi çok büyük siyasi bedelleri oldu. Burada daha önemli olan üç parametrenin ABD açısından kurulması. Bunlar mesela ABD orada Rusya’yı desteklemek için çok büyük bir güç göndermiş olsa; bu Türkiye ile Arabistan ile arasındaki Arap dünyası ile arasındaki, yeni İslam Birliği teşkilatının ortaya çıkarmış olduğu tablo ile arasındaki mesafeyi daha fazla açmadan ama Rusya ile de arasını açmadan onun hem yanında hem kenarında hem karşısında bir pozisyon alarak aslında zaman kazanmaya çalıştığını söylemek gerekiyor.

“PSİKOLOJİK BİR SAVAŞ…”

Rusya aslında en büyük yatırımını daha önce yapmıştı. Rusya büyük bir yatırım yapmıştı ve ardından Türkiye olan ilişkilerinin bozulması aslında Rusya’ya Suriye’deki yatırımlarının daha fazla bir kaybı verme ihtimali olduğundan ve sadece Türkiye ile değil bölgede menfaati olan karşı bütün diğer unsurların yani Arap dünyasının karşıtlığını üzerine çekmemek için bir bildirge yayınlamıştı. Ve Rusya güçlerini oradan çekeceğini söylemişti. Bunun üzerine muhaliflerde ciddi yeni bir organizasyon oldu. Ve Esad rejimine karşı hareketler başladı. Ve Halep başta olmak üzere Cebelük Ekrat’ta Cebelül Türkmen’de Esad ordusuna karşı büyük başarılar elde edilmeye başlanmıştı ve medyaya yansıdığı şekilde İran’a da ciddi şekilde kayıplar verdiren yeni hareketlenme olmuştu. Rusya bu yatırımı deklare ederek aslında Suriye’den çıkmadığını orada kalıcı olacağını söylemek istiyor. Rusya bugün o yatırımı oraya yapabilir mi bence bu şüpheli. Bence yatırımın yapılmasında daha önemli olan bunun bu şekilde deklare edilerek Esad karşıtı olanlara bir mesaj vermeye çalışılması. Yani bu bir yönüyle psikolojik savaş olarak değerlendirilebilir. Vazgeçirici caydırıcı bir konumu kendine belirleyerek aslında Esad’a karşı mukavemet gösteren ona karşı mücadele eden içerideki unsurların hem de o içerideki unsurları destekleyen diğer unsurlara karşıda caydırıcı bir konum tespit ediyor bence. Buna da ABD’nin çok sınırlı teşebbüsünü de deklere ederek ABD’nin de onun yanında olduğunu bir şekilde göstermeye çalışıyor. Unutmamak gerekiyor ki ABD ile Rusya’nın sadece üzerinde değil aynı zamanda Doğu Avrupa’ya uzanan Baltık ülkelerine uzanan ve çok daha önemlisi Çin üzerine de uzanan ortaklıklarını söz konusu olduğunu burada düşünmemiz gerekiyor. 

“ABD, RUSYA’YI YANINDA GÖRMEK İSTİYOR”

ABD Rusya’yı şu an yanında görmek istiyor ve Rusya’nın İran ve Çin ile ortaklığını onun asıl stratejik menfaatlerine zarar veren tarafı olduğunu biliyor. Bu nedenle ABD son derece kritik olan konumunu böyle küçük müdahalelerle düzeltmeye çalışıyor. Yani bunu da aslında bir ileri bir geri taktiği olarak değerlendirmek lazım. bu ABD’nin kararlılığının değil ilişkilerini devam etmesinin o denklemdeki değişikliklerde oyunun kurucusu olarak değil ama oyun değiştirici bir pozisyonunu muhafaza etmeye çalışıyor.

BM'DEN ABD VE RUSYA'YA ÇAĞRI

ABD, RUSYA'NIN TEKLİFİNE KARŞI

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.