'PKK'nın siyasi hamlesi'
PKK’nın liderlerinden Cemil Bayık, Daily Telegraph gazetesine verdiği mülakatta ABD’nin ateşkes için arabulucu olması gerektiğini söyledi.
PKK’nın Ortadoğu’da IŞİD’e karşı savaşı kendisini ABD ve Avrupa’da meşru bir güç olarak ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu konuda Türkiye ile özellikle ABD ve Almanya arasında görüş ayrılıkları olduğu da tartışılıyor.
Son açıklamada da bu gelişmelerin izleri var. PKK liderlerinde Cemil Bayık, İngiltere’de yayınlanan Daily Telegraph gazetecine verdiği mülakatta ABD ile dolaylı yollardan görüştüklerini dile getirerek, çözüm için, ateşkes için ABD’nin 3. Şahıs olarak arabuluculuk yapması gerektiğini dile getirdi.
Bayık’ın ABD’nin devreye girmesi gerektiği sözlerini AjansHaber’e değerlendiren Ortadoğu Uzmanı Arif Keskin, bunun siyasi bir hamle olduğunu dile getirerek, PKK’nın bu amaçla meşruluk zeminini yaratmaya çalıştığını söyledi.
Keskin şu değerlendirmelerde bulundu:
“PKK’NIN AMACI KENDİSİNİ MEŞRULAŞTIRMAK”
Buradaki temel konu, terörizmin literatürüne baktığımızda bütün terörist gruplar her zaman 3. bir ülkenin devreye girmesini ister. Çünkü 3. bir ülkenin girmesi bir terör örgütünün, terör örgütü olmadığının, aslında meşru bir grup olduğunun tanımı anlamına gelir. Yani PKK ne yapmaya çalışıyor, aslında sadece ABD’yi değil, bütün batı ülkeleri devreye sokarak kendisini meşru bir güç bir olarak kabul ettirmek istiyor.
“EĞER AMERİKA VE AVRUPA DEVREYE GİRERSE…”
Bunun anlamı; eğer Avrupa ve Amerika devreye girerse bu defa Türkiye’nin PKK’ya karşı alanı sınırlanıyor. PKK’nın yaptığını her şeyi Avrupa ve Amerika’ya yaptırır gibi anlaşılıyor ve aslında bu bir anlamda kendisini meşru olarak kabul ettirmek, Türkiye’nin alanını sınırlandırmak, Türkiye’nin uluslararası pozisyonunu zayıflatmak. ayrıca bu işin sonunda kendisine “özerklik” istediği alana yabancı güçlerin gelmesini sağlamak, bu şekilde Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de sorgulamak gibi bir minneti var PKK’nın.
“ABD AÇISINDAN DA RİSKLİ”
Bunu Türkiye’nin kesinlikle kabul edeceği kanaatinde değilim. Zaten ABD’nin de bunu kabul edip böyle bir riske girmesiyle topyekun Türk toplumuyla karşı karşıya gelmesi onlar açısından da Avrupalılar açısından da çok riskli ve kesinlikle Türkiye’nin ulusal egemenliğini ve bütün şeyleri açısından sakıncalıdır. Türkiye’nin kabul edebileceği ve hatta Amerika’nın da kabul edebileceği kanısında değilim çok riskli ve hukuki hiçbir zemini olmayan. PKK’yı biz terörist örgütü olarak görüyoruz aslında Avrupa ve Amerika’da öyle biliyor ama eğer üçüncü bir ülkeyi devreye sokabilirse kendisini bir kurtuluş savaşı yürüten örgüt konumuna sokabilir.
“DESTEKLERİ ÇOK AÇIK”
Avrupa ve Amerikalılar PKK’yı terörist olarak görseler de destekledikleri çok açık. Özellikle de bu son süreçte IŞİD’e karşı PKK’ya ihtiyaçları olduklarını düşünüyorlar. Bu çatışmanın bölgede IŞİD’in işine yarayabileceğini düşündükleri için biraz daha farklı bir pozisyondalar. Aslında çözüm süreci çok da doğru bir süreç değildi. Bunun en kötü yanı ise, PKK’ya öyle bir alan açması. Amerikalılar diyor ki siz görüşüyordunuz, ne oldu, bugün de görüşebilirsiniz. Bir anlamda barış sürecinin yanlış sonuçlarının birisi de başlattığınız bir görüşme vardı, onu devam ettirebilirsiniz diye onlara bir müdahale alanı açabilmek. Böyle bir görüşme süreci olmasaydı Avrupalı ve Amerikalılar da bu denli araya girme istekli olamazlardı. PKK bu denli onları araya sokma istekleri de olmazdı ama tabi ki bu isteğin bir sonuç bulabileceği kanaatinde değilim.
PKK’NIN SİYASİ HAMLESİ
PKK’nın siyasi bir hamlesi ve söylediğim amaçları takip ediyor. Doğal olarak da sonuçlanmasının zor olduğunu bir şekilde biliyor ama ayrıca da kendisini şu şekilde de ben bir uluslararası meşruiyet alanı yaratmışım kendime onu da göstermek istedi ama bu Türkiye devleti tarafından kabul edilebilecek bir şey değil.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.