'Ortadoğu'da harita değişikliği söz konusu olabilir'

Suriye ve Irak’ta yaşanan sıcak çatışmalar giderek etkisini artırıyor. Özellikle Türkmen ve Arap halkın yurtlarını terk etmesiyle PYD’de de bölgedeki ağırlığını belirgin şekilde artırdı. İddialara göre ise  ABD başta olmak üzere küresel güçler Kürt devleti oluşturmak için ittifak halinde. Peki, Ortadoğu’da Türkiye’nin aleyhine gerçekleşecek bir harita değişikliği somut bir yapıya bürünür mü?

Doç. Dr. Atilla Sandıklı, Türkiye’nin bölgede yaşanan çatışmaların yarattığı olası bağımsızlık ihtimallerine sessiz kalmaması gerektiğini söyledi. Sandıklı, “Türkiye bölgede çatışma ortamına girmemeli, fakat diplomatik açıdan ağırlığını koyması gerekiyor. Yoksa birleşen kantonların Kürtlerin bağımsızlık ihtimallerini güçlendirmesiyle birlikte Türkiye topraklarına sıçraması da ihtimal dâhilinde olacak. Bu nedenle Türkiye pasif bir tablo çizmemelidir” dedi.  ABD’nin bölge üzerindeki amaçlarından da bahseden Sandıklı, “Bana göre, ABD Irak ve Suriye’de var olan parçalanmış yapıyı korumak istiyor. Şii, Sünni ve Kürtleri belli bir özerk yapı içerisinde aynı coğrafyada tutma amacında. Böylelikle herhangi bir grubun ABD aleyhine çalışması halinde diğer grupları kullanarak bölgedeki gücünü koruyacak. ABD’nin bana kalırsa istediği budur” diye konuştu.

Orta Doğu uzmanı Dr. Muharrem Hilmi Özev ise batılı ülkeler tarafından Ortadoğu’da bir Kürt devleti oluşturulmak istendiğini vurgulayarak, “Ortadoğu’da bir Kürt oluşumu gerçekleştirilmek isteniyor. Kürt petrollerinin yeni yol güzergâhları üzerinde tutulmasıyla Türkiye’nin dışarda tutulması planlanıyor” dedi.

Doç. Dr. Atilla Sandıklı ve Orta Doğu uzmanı Dr. Muharrem Hilmi Özev batı devletlerinin Ortadoğu’daki  planlarının perde arkasını anlattı:

ATİLLA SANDIKLI

“TÜRKİYE IŞİD’İN KAYBETTİĞİ ALANLARINI ESED REJİMİ ALSIN İSTİYOR”

Sınırda yaşanan olayın iki tane yönü var. Birincisi özellikle IŞİD’in boşalttığı alanları PYD’nin kontrol etmesi ikincisi bu alanları Özgür Suriye Ordusu’nun kontrol etmesi ya da IŞİD’in boşalttığı toprakları Özgür Suriye Ordusu ile PYD’nin kontrol etmesi karşımızda 3 ihtimal var. Türkiye  IŞİD yenilgiye uğradığında boşalan toprakların Esed Rejimi tarafından doldurulmasını istiyor. Diğer yandan Suriye’de parçalanmış yapının artmaması adına PYD unsurlarının da Esed rejimi içerisine dâhil etme durumu var.

TÜRKİYE’NİN ARZU ETTİĞİ BİR TABLO ORTAYA ÇIKABİLİR

Bölgede parçalanan topraklara baktığımızda IŞİD’in elinde olmayan arazilerde PYD ve Esed Rejimine ait bayrakların olduğunu görüyoruz. Eğer Esed rejimi ve PYD unsurlarıyla bölge kontrol edilirse Türkiye’nin arzu ettiği bir tablo ortaya çıkacak. Fakat sadece PYD unsurlarının bayraklarının mevcut olduğu topraklar çoğalırsa Araplar ve Türkmenler kendilerini güvende hissetmemelerinden ötürü göç edeceklerdir.

“KÜRTLERİN BAĞIMSIZ BİR DEVLET OLUŞTURMASI İHTİMAL”

Arapların ve Türkmenlerin yurtlarını terk etmesiyle birlikte PKK’nın uzantısı olan PYD güçleri bu arazileri alacaktır. Böyle bir durumda da Cizre kantonundan itibaren Kobani’yle birleşme sağlanacaktır. Hep düşündüğümüz bir senaryo olarak ortaya koyduğumuz Suriye’de Kürtlerin PYD kontrolünde özerk bir yapıya girecek tablo oluşmuş olacaktır. Birinci aşama 3 kantonun birleşmesiyle gerçekleşmişti. Bahsettiğimiz bu olasılıkla birlikte ikinci aşama gerçekleşebilir. Daha sonra üçüncü aşama dediğimiz diğer kantonun da birleşmesiyle Kürtler bağımsız bir devlet yapılanması oluşturabilir. Bu ihtimal söz konusu görünüyor.

“TÜRKİYE’NİN SESSİZ KALMAMASI GEREKİYOR”

Türkiye’nin sınır ötesinde yaşanan çatışmaların yarattığı olası bağımsızlık ihtimallerine sessiz kalmaması gerekiyor. Belki burada Türkiye sıcak bir temasa girişmemeli fakat diplomatik açıdan ağırlığını koyması gerekiyor. Yoksa birleşen kantonların Kürtlerin bağımsızlık ihtimallerini güçlendirmesiyle birlikte Türkiye topraklarına sıçraması da ihtimal dâhilinde olacak. Bu nedenle Türkiye pasif bir tablo çizmemelidir.

“ABD PARÇALANMIŞ YAPIYI KORUMAK İSTİYOR”

Bana göre, ABD Irak ve Suriye’de var olan parçalanmış yapıyı korumak istiyor. Şii, Sünni ve Kürtleri belli bir özerk yapı içerisinde aynı coğrafyada tutma amacında. Böylelikle herhangi bir grubun ABD aleyhine çalışması halinde diğer grupları kullanarak bölgedeki gücünü koruyacak. ABD’nin bana kalırsa istediği budur.  

MUHARREM HİLMİ ÖZEV

“ORTADOĞU’DA BİR KÜRT DEVLETİ OLUŞTURULMAK İSTENİYOR”

Ortadoğu’da batılı devletlere muhtaç bir Kürt devleti oluşturulmak isteniyor. Neredeyse kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçekliktir. Türkiye bu duruma Kuzey Irak’taki Kürt oluşumuna müdahale ederek doğrudan ilişkiler kurarak bölgedeki düzeni yönlendirmeye çalıştı. Türkiye’nin iç siyasetindeki olaylarında bununla doğrudan ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Özellikle PKK ve HDP üzerinden.

TÜRKİYE’NİN DIŞARDA TUTULDUĞU BİR PROJE

Ortadoğu’da bir Kürt oluşumu gerçekleştirilmek isteniyor. Kürt petrollerinin yeni yol güzergâhları üzerinde tutulmasıyla Türkiye’nin dışarda tutulması planlanıyor. Petrol ticareti en önemli faktör olarak görülebilir. Özellikle Batının bölgede müdahil olabilmesi için meşru bir devlet anlayışının varlığından söz edilmesi gerekiyor. Bölgede var olan yalnız devletler olarak batı İsrail’in yanında bir devlet istiyor. İsrail yetersiz bir ajan bölgede. Bu durum İsrail’in de işine geliyor. Çünkü İsrail kendine bir destek istiyor. Bu proje yeni değil. Öteden veri var.

“HARİTA DEĞİŞİKLİĞİ SÖZ KONUSU OLABİLİR”

Türk-Kürt ayrışmasının batı tarafından keskin çizgilerle ayrılması isteniyor. Türkiye buna farklı şekillerde müdahale ettikçe de iç politikada sorunlar yaşanıyor. Bölgedeki son gelişmelere baktığımızda bir harita değişikliği söz konusu olabilir. Rusya’nın da bu duruma engel olamayacağı görünüyor. Rusya sağlıklı ilişkiler kurabilseydi en başta Türkiye’yle. O zaman Suriye’de aktif bir rol üstlenebilirdi. Ancak Rusya kendi kendini kilitledi. Böylece bölge batı ekseninin etkisi altına girmiş durumda. 

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.