Merkel'in Türkiye ziyaretinin satır aralarında neler var?

Son dönemde Türkiye ile Almanya ilişkileri ilginç bir düzlemde seyrediyor.

İbrahim BARAN / Ajans Dergi Genel Yayın Yönetmeni

Alman kamuoyu Türkiye aleyhine bilgilendirilmeye çalışılırken, Alman şansölyesi Merkel sık sık Türkiye’ye gelip olumlu mesajlar veriyor. Son ziyaretinde Türkiye’de bir grup akademisyenle de görüştü.

Bu isimlerden biri Ajans Dergi yazarı Prof. Dr. Fuat Keyman’dı. Keyman’a görüşmede nelerin konuşulduğunu ve Almanya-Türkiye ilişkilerini Ajans Dergi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Baran'a anlattı...

FUAT KEYMAN: "TOPLANTIDA TÜRKİYE ALEYHİNE BİR ŞEY KONUŞULMADI..."

Merkel'in Türkiye ziyaretinin satır aralarında neler var?

Türkiye, hem Mülteci Krizininin ve de IŞİD Krizinin tam ortasında duran, her iki krizden de etkilenen, ama, altını çizelim, her iki krizin çözümünde de kilit rol oynayacak önemli, hatta tek ülke. Bu krizler birlikte gelişiyorlar ama bir birlerinden farklı, nedenlerle oluşmuş, içerdikleri aktörler ve bu aktörlerin niyetleri temelinde de farklı krizler. Mülteci krizi: “Avrupa-merkezli” bir kriz; Türkiye, Ürdün, Lübnan’da sayıları 6 milyonu aşmış insanların gitmek istedikleri nihai nokta avrupa ülkeleri; bu sayı, Afrika’daki mültecileri de eklersek, 12 milyonu aşıyor, onlar da Avrupa’ya gitmek istiyorlar. IŞİD krizi, mültecilerin sayılarını arttıran, Esad rejiminin saldırganlığı dışındaki, en önemli faktör. Fakat, IŞİD krizine dahil olan Rusya, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri, İran ise, Mülteci kriziyle ilgileri olmayan, mültecileri almayan, mültecilerin gitmek istemediği ülkeler. Bu karmaşık durum, Türkiye’yi, özellikle Mülteci krizinin çözümünde ana ve kilit ülke yapıyor. Merkel, bunu bildiği için sürekli Türkiye’ye geliyor, Türkiye ile ilişkilerini, hem Türk-Alman ikili ilişkileri, hem de Türkiye-AB ilişkileri temelinde geliştirmek istiyor.

Fuat Keyman, Merkel ile görüşmesini Ajans Dergi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Baran'a değerlendirdi.

Almanya'da Türkiye aleyhine ciddi bir anti propaganda faaliyeti sürdürülüyor. Buna rağmen Merkel'in Türkiye mesajları gayet olumlu. Burada bir çelişki yok mu?

Sade Almanya’da değil, tüm AB ve Avrupa ülkelerinde Türkiye alehine, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerine anti propaganda var. Buna rağmen, Merkel, Türkiye ile ilişkilerini sürdürüyor. Çünkü, Almanya dışındaki AB ve Avrupa ülkeleri, Mülteci krizi noktasında paralize olmuş durumdalar, İslamfobisi, Mülteci-Göçmen- Yabancı düşmanlığı, Irkçilık, korku, bu ülkeleri ve siyaseti rehin almış durumda. Son Britanya Başbakanı David Cameron’un Türkiye’nin AB üyeliğini 3000’li yıllara kadar götüren saçma sapan söyleminde gördüğümüz gibi, Avrupa ülkeleri ırkçılğa, en iyi yorumla korkularına yenilmiş durumdalar. Bu durum, Almanya ve Türkiye’yi farklı konuma getiriyor, ve bu nedenle Merkel, Türkiye ile ilişkilerini sürdürüyor, Mülteci sorununa şöyle ya da böyle bir çözüm bulmak, ya da bu sorunda normalleşme sağlamak için.

Alman basını Merkel'in Türkiye ziyaretinde sizle de görüşeceğini yazdı. Bu görüşme gerçekleşti mi? Neler konuşuldu?

Bu görüşme gerçekleşti, Başbakan Merkel ile görüştüm. Ona, bu iki krizdeki Türkiye’nin önemli rolünden, Türkiye-Almanya ilişkilerinin öneminden, ama, bu önemi yaşama geçirirken, Almanya’nın Türkiye’ye, “işbirliği yaptığı bir ortak”, “birlikte çalıştığı bir aktör”, ve, “AB ile müzakerelerini götüren bir aday ülke” olarak bakmasının, diğer değişle, Türkiye’ye Mültecileri ve IŞİD’i Avrupa’dan uzak tutacak, “tampon ülke” olarak bakmaması gerektiğini söyledim. Türkiye’nin, hem Mülteci, hem de IŞİD krizlerinin ortasında durduğunu, bunun önemli riskler oluşturduğunu söyledim. Türkiye’nin, Mültecilere “insani” bakısının önemini vurguladım. Merkel’in, Dünya İnsani Zirvesi’ne katılımının çok önemli olduğunun altını çizdim. Türkiye-AB ilişkilerindeki canlanma ne kadar samimi ve işbirliği içinde giderse, bu krizlere çözümünün de o kadar olasılı olacağını söyledim. Bu toplantıda, Türkiye Merkel’e şikayet edilmedi. Zaten öyle bir toplantı olacağını bilseydim katılmazdım. Merkel, Türkiye’ye önem veriyor. Ama, bu önem, dokunulmazlık, kutuplaşma, terör vb konuları da içeriyor. Bu da doğal, hem Almanya’da sayıları 3 milyona varan Türkiyeliler temelinde, hem de Türkiye-AB-AB ilişkileri temelinde. Altını çizeyim, bu krizlerin çözümünde, mültecilere insani temelde yaklaşma da, Türkiye ve Almanya iki kilit ve önemli ülkeler. Merkel bunu görüyor. Umarım, Türkiye tarafı da görüyordur.

Yeni hükümetle birlikte Türkiye'de fiili başkanlık sistemine geçildiğini söyleyebiliriz. Hukuki zemin de muhtemelen yakın bir zamanda oluşturulacak. Mevcut durum ve olası sistem değişikliği Türkiye'nin özelde Almanya, genelde AB ülkeleri ile ilişkilerini nasıl etkileyecek?

Almanya, ya da AB, Türkiye’de Başkanlık Sistemine geçiş, veya Partili Başkanlık, yahut Yarı Başkanlık sistemlerine geçiş ile ilgilenmezler. Bunlar, Türkiye’nin iç işidir, kendisinin kendi rejimi hakkında vereceği karar, ya da yapacağı tercihdir. Önemli olan, bu tercihin, Türkiye’nin demokrasisi, birlikte yaşama kültürü, ve iç barışına nasıl etki edeceğidir. Bunu, Merkel biliyor ve söylüyor. O nedenle, rejim tartışması direkt olarak Türkiye-AB ilişkileriyle bağlantışı değildir. Kutuplaşma, Haklar ve Özgürlükler, Demokrasi, Hukukun Üstünlüğü, ve Terör ya da Çatışma sorunları bu ilişkiyle bağlantılıdır, bu ilişkiye olumlu ya da olumsuz etki yaparlar. Bence de, bu temelde olması gerekir ilişkilerin, o nedenle de, tam üyelik müzakerelerin canlandırılması önemlidir, bu bağlamda aktif olmasının önemini, Merkel’e söyledim. Ama, kabul etmeliyiz ki, bugün ve yarın, hem Türkiye-Almanya, hem de Türkiye-AB ilişkileri içinde mülteci krizi birinci sorun.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.