Kaya Ardıç 'Sermaye girişi durma noktasına geldi'

Türkiye'nin ‘koalisyon mu?’ ‘erken seçim mi?’ ikilemini yaşadığı bu günlerde ekonomi dünyası da Ankara’dan gelecek haberlere odaklandı.

7 Haziran seçimleriyle başlayan siyasi belirsizlik, yoğunlaşan terör faaliyetleri ve dünya ekonomisindeki dalgalanmalar Türk ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Ekonomi dünyası tedirgin ve akıllarda birçok soru işareti var.  AK Parti CHP koalisyonu ekonomideki kötü gidişi durdurabilir mi? Olası bir ‘yeniden seçim’ piyasaları nasıl etkiler? ABD’den gelecek faiz artırımı kararı Türk ekonomisini daha büyük bir çıkmaza mı sürükler? 
  Merak edilen bu soruları Ajanshaber’e yanıtlayan Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya Ardıç, koalisyon krizinin ekonomik göstergelerde neleri değiştirdiğini ve olası erken seçimin de ekonomiyi nasıl etkileyeceğini anlattı.
 “BELİRSİZLİK EKONOMİYİ ETKİLİYOR”
  7 Haziran seçimleriyle başlayan sürecin ekonomiyi son derece olumsuz etkilediği açık. Özel sektör zaten 2012’den beri doğru düzgün yatırım yapamıyor, rakamlar da bunu gösteriyor dolayısıyla siyasi belirsizliğin bu kadar yoğun oluştuğu bir ortama bir de iktisadi belirsizlik eklenince ekonominin olumsuz seyri katlandı. Bütün bunlarla birlikte artan terör olayları jeopolitik güçlerin çatışmaya dönüşüp gerçekleşmesi de özel sektörü son derece olumsuz etkiledi.  Hem hane halkı tüketim harcamalarını çok kıstı hem de tüketim yönünden de bir talep artışı yok. Yatırım harcamaları, kamunun yatırım harcamaları hariç, nerdeyse sıfır düzeyinde . Özel sektör de bu belirsizlik ortamında önünü göremiyor ve güven duymuyor. İkinci çeyrek ne getirir bilinmez ama gayri safi yurtiçi hâsıla son derece düşük çıkacaktır. Geçen yıl yüzde 2.9’du büyüme rakamları. Bu yıl yüzde 2.5 bile görse başarı olacaktır. 
OLASI KOALİSYON EKONOMİYİ NASIL ETKİLER?
Koalisyonun tercih edilen bir seçenek olduğu bütün iş çevreleri tarafından dile getirilen bir durumdur. Koalisyonun olmama olasılığı olma olasılığından daha yüksek. Bu olasılık da piyasalara pek güven vermiyor. Farklı bir tablonun ortaya çıkmaması ihtimali de piyasaları korkutuyor. İş dünyası da bu belirsizlikten son derece tedirgin. 
FED’İN FAİZ KARARI GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİ ETKİLEYECEK
Bütün bu gelişmelerle birlikte dış etmenlere de bakmak lazım.  Özellikle FED’in faiz artırımına Eylül’de başlayıp başlamayacağı ve ABD ekonomisinden gelen veriler de çok net değil. Amerika’da İstihdam yönünden kötü olmayan bir tablo var karşımızda. Ekonominin canlanmasının bir göstergesi olan enflasyon ise yıllık bazda yüzde 0.3. FED’in tahmini de 0,7 olacağı yönündeydi. Koydukları hedef ise yüzde 2 idi. Yani enflasyon yüzde 2 yönünde olur işsizlik de yüzde 4 buçuklara yüzde 5 lere düşerse faiz artırımı yaparız açıklamasında bulunmuşlardı. Bu faiz artırımı Eylül’de mi olur yoksa yılsonuna doğru mu olur bilinmez ama eninde sonunda bu yıl olacak gibi gözüküyor. Eylül’de olmama olasılığı daha ağır basıyor. Faiz arttığı zaman bütün gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına yol açacak. En başta da 5 kırılganın en kırılganı olan Türk ekonomisinden tabi… Zaten sermaye girişleri hemen hemen durma noktasına geldi.  
‘SERMAYE GİRİŞİ DURMA NOKTASINA GELDİ’
Şubat – Mayıs döneminde 16 milyar dolar cari işlemler açığı verdik.  Dışardan gelen sermaye ile bunun sadece 1,6 milyar dolarını finanse edebildik geri kalan 16 milyarı doların 9.6 milyarı ‘net hata noksan’ dediğimiz kaynağı belli olmayan bir kaynakla karşıladık kalan 7.7 milyar doları da Merkez Bankasının rezervleriyle finanse edildi. Zaten sermaye girişi durma noktasına geldi bir de FED’in faiz artırımı çıkışların hızlanmasına yol açacak bu da finansman sıkıntısını artıracak, ekonomiyi çok olumsuz etkileyecek. Türkiye’de sermaye girişleri durduğu an ekonominin çarkları dönmüyor. Boş da dönen ekonomik bir yapımız var. 

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.