İşte 400 vekilin yolunu açacak kritik nokta
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında istikrar vurgusunda bulunarak bunun bir partinin alacağı 400 milletvekili ile gerçekleşebileceğine dair söylemini yineledi.
Katıldığı bir televizyon programında gündemi değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinden önce istikrar için vurguladığı ‘400 vekil’ söylemini bir kez daha vurguladı. İstikrarsızlığın olumsuz yönlerine değinen Erdoğan, tek başına güçlü bir iktidarın olması durumunda yaşanan kötü olaylarla karşılaşılmayacağını dile getirdi.
BAŞKANLIK SİSTEMİ’NİN ANAHTARI 400 VEKİL
Başkanlık sistemi açısından da kritik eşik olan 400 milletvekilli bir parti grubu anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa sahip olunması anlamına geliyor.
Peki sandıkta bu potansiyel var mı? Hangi parti 400 milletvekili sandalyesine daha yakın? 400 milletvekili sandalyesine sahip olmanın yolu nereden geçiyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘400 vekil’ söylemini AjansHaber’e değerlendiren ORC Araştırma Şirketi sahibi Mehmet Murat Pösteki, bu sayı için sandıkta potansiyelin var olduğunu söyledi.
Partiler bazında buna AK Parti’nin yakın olduğunu dile getiren Pösteki, bu sayıya ulaşmak için kritik olan konuyu da ‘adaylar’ olarak gösterdi.
İşte ORC Araştırma Şirketi sahibi Mehmet Murat Pösteki’nin değerlendirmeleri:
“AK PARTİ’NİN 400 VEKİL POTANSİYELİ VAR”
AK Parti’nin 400 vekile ulaşma potansiyeli tabii ki var, ama bazı hatalar var. Bu hatalarla ilgili gerek teşkilatlardan raporlar, gerek kamuoyu araştırmalarıyla, çeşitli gözlemcilerle, nerelerde hatalar yapıldığını, vatandaşın isteklerini ve beklentilerini tespit ettiler. Ona göre bir aday belirleme, ona göre bir söylem, ona göre bir seçim stratejisi belirlediklerini düşünüyorum. AK Parti için, 7 Haziran’a göre daha iyi bir tablo ortaya çıkacaktır. Tabii bunu adaylar açıklandıktan sonra daha net görebiliriz.
400 VEKİL İÇİN KRİTİK NOKTA: ADAYLAR
Bazı kritik isimler var, örneğin; Faruk Çelik gibi, Binali Yıldırım gibi… Seçmenin, doğudan batıya herkesin tanıdığı, bildiği isimler. Bu kişilerin aday gösterilmesi, terörle mücadeledeki kararlı duruşu ve işçiye, emekliye, memura yönelik ekonomik anlamda rahatlatıcı gelişmeler, söylemler olduğu zaman daha çok vekil sayısına ulaşabileceğini düşünüyorum. Tekrar söylüyorum; bunun birinci önemli noktası adaylar.
“AK PARTİ GENEL MERKEZİ DE BUNU GÖRDÜ”
Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da daha önce ‘biz AK Parti’ye veriyorduk ancak adaylardan dolayı biz AK Parti’ye oy vermedik’ diyen seçmenler var. Bunu biz seçimden sonra yaptığımız araştırmalarda gördük. Bunu AK Parti Genel Merkezi de gördü. Ona göre tespitlerini yapıp, titizlikle, bölge insanının istediği isimlere göre adaylarını belirleyeceklerini ve başarılı olacağını düşünüyorum.
“DAĞLICA’DA AMAÇ SEÇİMİ ERTELETMEK”
Seçime gölge düşürmek için yapılan bir saldırı olarak görüyorum. Çünkü bir takım kesimler, seçimin olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Geçtiğimiz günlerde, Selahattin Demirtaş, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli böyle bir ortamda seçim yapılmaması gerektiğini vurguladı. Özellikle de HDP kanadı bunu çok vurguluyor. Bu anlamda bir kaosu artırmak, gündemi değiştirmek, bu saldırılara yön vermek amacıyla, bu tarz bir saldırı yaptıklarını düşünüyorum. Tamamen olay 1 Kasım’da yapılacak olan seçime gölge düşürüp, seçimi erteletmek.
“LİDERLERİN İFADELERİNE DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR”
Bu anlamda bütün liderlerin ifadelerine dikkat etmesi gerekiyor. Buna Cumhurbaşkanı da Başbakan da, diğer parti liderleri de dahil ama Selahattin Demirtaş’ın özellikle geçtiğimiz günlerde attığı bir tweet vardı. Kobani olaylarında da böyle bir çağrısı vardı. Şimdi de aynı çağrılar tekrarlanıyor fakat yine bazı medya kuruluşları, bu kişileri PKK’yla aynı safta değiller diye şirin gösterme çabası içerisindeler. Kararlı bir şekilde terörle mücadele devam ettiği sürece, bunun sonu gelecektir.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.