Devlet Bahçeli'nin kurultay resti kayyum yolunu açıyor

MHP’de 1 Kasım seçimlerinin ardından parti içi muhalefet olağanüstü kurultay için imza toplamaya başladı. Aralarında Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın gibi MHP’nin geçmiş dönemdeki önemli isimlerinin 1 Kasım seçimlerinden bugüne kadar olağanüstü kurultay talebi için 400’den fazla imza topladıkları belirtiliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de partisinin Kızılcahamam’daki kampında parti içi muhalefetin imza toplamasıyla ilgili oldukça sert açıklamalar yaptı.  Devlet Bahçeli, Kızılcahamam’da yaptığı konuşmada, “Yasal haklarını kullansınlar.  MHP’nin kongre süreci 18 Mart 2018’dir. Ondan öncesi bizi ilgilendiren bir konu değildir. İmzayı kim ne kadar toplarsa toplasın, müracaatları halinde kabulü mümkün olmayacak. Yasal haklarını kullanma yolu da açık olacaktır. Onun için önümüzdeki günlerde bizimle değil mahkemelerle haklarını savunmalarını tavsiye ederiz” diyerek muhalefete yanıt verdi.

Devlet Bahçeli’nin bu çıkışına Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın’dan tepki geldi. Parti içi muhalefet ise Devlet Bahçeli'nin kurultay çıkışının ardından "Olağanüstü Kurultay talebi yasaya ve tüzüğe dayanan, haklı, meşru ve yerinde bir demokratik taleptir" görüşünde birleştiler.

Peki, yeterli imza parti yönetimine sunulur ve olağanüstü Kurultay için karar alınmazsa hukuki süreç nasıl işleyecek?

Yaşanan son gelişmeleri AjansHaber’e değerlendiren Milliyetçi Hareket Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı, Eski İstanbul Milletvekili ve Gazeteci-Yazar Nazif Okumuş, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin olağanüstü kurultay süreci için muhalefete mahkemeyi göstermesinin, muhalif isimler için büyük bir şans olduğunu dile getirdi.

DEVLET BAHÇELİ'DEN 'KURULTAY' AÇIKLAMASI

Okumuş; “Daha önceki başvurularda hep MHP Genel Merkezi’ne başvuruda bulunulmuş, Devlet Bahçeli’nin ve MHP yönetiminin 2 -4 hafta arasında cevabı beklenmişti.  Dolayısıyla bu bir zaman kaybı olmuş ve cevap verilmediği için olağanüstü kurultay talep edenler mahkemeye gitmek zorunda kalmıştı. Bu durum muhalefete en az 15 en fazla 30 gün süre kazandırır. Olağanüstü kurultay için daha az yorulmuş olurlar ve stresten kurtulurlar” dedi.

Devlet Bahçeli’nin ortaya koyduğu üslubun kendileri için şaşırtıcı olmadığını dile getiren Nazif Okumuş, “Devlet Bahçeli, artık sonun başlangıcında olduğunu kendisi de fark ediyor bunu da kendisine has agresif üslubuyla ve hiçbir mantıkla bağdaşmayacak yaklaşımıyla bertaraf etmeye ve başka bir şekle büründürmeye çalışıyor” dedi.

“DEVLET BAHÇELİ KURULTAYDAN KAÇAMAYACAK”

Devlet Bahçeli bundan önceki seçimlerden sonra başlatılan olağanüstü kurultay taleplerini hep “200’ü bulsunlar, gerisi benden” deyip olağanüstü kurultayın toplanabileceğini söylüyordu. Bunu söyleyen Bahçeli, şimdi tam tersini söylüyor. Oysa öncekilerde olağan kurultaya 1 yıl, diğerinde ise 1,5 yıl vardı. 1 ve 1,5 yıl kalan kurultaylardan öncesi talep edilen olağanüstü kurultay çağrısına “200’ü bulsunlar, gerisi benden” deyip güya olumlu yaklaşan Devlet Bahçeli, şimdi yaklaşık 3 yıl olan kurultay tarihini kendisi açıklıyor. Dolayısıyla Devlet Bahçeli o iki kurultayda asla imza toplanamayacağını ve muhalefet edenlerin sonuçsuz kalacağını hesap ediyordu. Kendince bir kabadayılık, kendince bir ön alma gerçekleştirerek bunu söylüyordu. Devlet Bahçeli şimdi ise, 200’ü değil, 300’ü değil, daha üzerindeki rakamları bildiği için tersi bir davranış içerisinde. Devlet Bahçeli bu kurultaydan kaçamayacak.

“BAHÇELİ, MHP’NİN KAPILARINI MUHALEFETE KAPATACAKTIR”

 Eğer muhalefet gerçekten MHP Genel Merkezi’ne 350’nin üzerinde bir yetkiyle, taleple başvuruda bulunursa ki bu rakamın 500 olduğu ifade ediliyor. Devlet Bahçeli’nin bundan kaçabileceğini düşünmüyorum. Devlet Bahçeli en çok, MHP’nin kapılarını muhalefetin temsilcileri toplanan imzaları kendisine getirdiklerinde kapatacaktır. Partinin girişindeki görevliler “bugün partimizde yetkili kimse yok, bu yüzden sizi içeri alamıyoruz” diyeceklerdir.

DEVLET BAHÇELİ'NİN ÇIKIŞINA MUHALİFLERDEN TEPKİ 

“OLAĞANÜSTÜ KURULTAYIN MAHKEMEYE TAŞINMASI MUHALEFET İÇİN ŞANSTIR”

Devlet Bahçeli’nin parti içi muhalefete seslenerek, “haklarını mahkemede arasınlar” sözü bence muhalefet için olumlu bir durum. Çünkü daha önceki başvurularda hep MHP Genel Merkezi’ne başvuruda bulunulmuş, Devlet Bahçeli’nin ve MHP yönetiminin 2 -4 hafta arasında cevabı beklenmişti.  Dolayısıyla bu bir zaman kaybı olmuş ve cevap verilmediği için olağanüstü kurultay talep edenler mahkemeye gitmek zorunda kalmıştı. Devlet Bahçeli ise şimdiden işin henüz başındayken bu talebi kabul etmeyeceğini belirterek mahkemeye taşınmasını istedi. Bu durum muhalefete en az 15 en fazla 30 gün süre kazandırır. Olağanüstü kurultay için daha az yorulmuş olurlar ve stresten kurtulurlar.

Dolayısıyla eğer olağanüstü kurultay için toplanan imzalar 500’ün üzerinde ise, MHP’de olağanüstü kurultay mutlaka toplanacaktır. Bahçeli’nin argo tabirle, giderler yapması, agresif tavırlar ortaya koyması, insani değerler adına hangi sıfatı kullanırsanız kullanın hiçbir şeyde karşılık bulmayacak bu tavrı kendisiyle ömür boyu anılacak ve yakasından düşmeyecektir.

MHP’YE KAYYUM ATANMASI NE ANLAMA GELİYOR?

Siyasi partilerdeki kayyum atanması ticaret kanunundaki kayyum durumu gibi değil. Eğer mahkeme MHP Genel Merkezi, olağanüstü kurultay talebine karşı bu kurultayı gerçekleştirmezse hukuku uygulamadığı anlamına geliyor. Mahkemede bu durumdan yola çıkarak delegelerin içinden veya parti içerisinde vekillik yapmış, merkez yürütme kurulunda bulunmuş veya il başkanlığı yapmış insanlardan 3-5 kişi seçip heyet oluşturur. Bu oluşturulan heyet partiyi seçime götürür. Seçim süreciyle ilgili bütün işlemleri oluşturulan heyet yönetecek. Atanan kayyum genel başkanlık görevine geçmez sadece olağanüstü kurultaya gidilecek süreci yönetir. Bu durumda MHP Genel Merkezi de kurultayla ilgili hiçbir karara karışamayacak.

YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.