'Selahattin Demirtaş'ın çağrısında büyük bir plan var'
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ‘Sur’a yürüyün’ çağrısı bahar eylemlerinin habercisi olabilir mi?
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dün yaptığı açıklamada ‘Tüm engellemelere rağmen Sur’a yürüyün’ çağrısında bulundu. Bugün için çağrıda bulunan Demirtaş’a sözleri nedeniyle soruşturma başlatıldı. Bu konuda sosyal medyada da çağrı büyüyerek yankı buldu.
Demirtaş’ın bu çağrısı akıllara Kobani olaylarında yaşanan kaosu ve PKK’nın bahar ayları için düşündüğü eylemi getirdi.
Peki, Demirtaş’ın bu çağrısının altında hangi mesajlar yatıyor. Basit bir eylem çağrısı mı yoksa Türkiye için düşünülen büyük bir planın parçası mı?
Demirtaş’ın bu çağrısını AjansHaber’e değerlendiren Terör Uzmanı Abdullah Ağar, Türkiye’de terörün artık siyasallaştığını belirterek bu çağrı ile amacın çok daha büyük boyutlu olduğunu söyledi.
Terör Uzmanı Abdullah Ağar, şu çarpıcı değerlendirmelerde bulundu:
“TÜRKİYE’DE TERÖR SİYASALLAŞTI”
Terörün normalde 4 safhası var. Birinci safhası stratejik savunma, ikinci safha stratejik denge, üçüncü safha stratejik taarruz ve son olarak siyasallaşma. Siyasallaşmanın ardından terör, konjonktür hangi yolu açıyorsa, siyasallaşmış terör ya da terörleşmiş siyaset olarak 5. ya da 6. safhaları gerçekleştirmeye çalışır. PKK, 35 yıldır estirdiği terör kasırgası boyunca stratejik savunma safhasını hiç geçemedi ama Türkiye’deki siyasetin, medyanın, STÖ’lerin yanlış algısı, konuyu yanlışlara yönetmeye ve yönlendirmeye kalkmasıyla, dış baskı ve manipülasyonların da etkisiyle Türkiye’de terör siyasallaştı.
Kimin üzerinden siyasallaştığı malum. Şimdi silahlı anlamda başaramadığını siyasallaşmış terör üzerinden başarmaya çalışıyor. Özellikle Irak Sincar (Şengal) ve Suriye’de (özellikle Ayn el Arap-Kobani) ortaya çıkan gelişmeler ve bunların hemen ardından Sur-Silopi-Dicle başta olmak üzere bazı güneydoğu ilçelerimizde denedikleri ateşle keşfi bir ileri safhaya taşımak istiyorlar.
“SİVİL BAŞKALDIRI, İSYAN, 'SÖZDE' SERHİLDAN AMAÇLIYORLAR”
30 yıllık silahlı terör stratejik savunma safhasını geçememişken, şimdi PKK siyasallaşma, açılım süreci ve IŞİD üzerinden elde ettiği kazanımlarla bölgede yaşayan halkımızı tamamen etkisi altına almayı ve hizmet ettiği iradeler adına kullanmayı planlıyor. Bunu da başta kendisine angaje siyaset, medya, belediyeler ve STÖ’leri üzerinden yapmaya çalışacak. Nevruz bayramı nirengi olmak üzere silahla desteklenen ve kurcalanan sivil bir başkaldırı, isyan veya onların ifadeleri ile ‘sözde’ serhildan.
Buradaki hareketlilik tekil değil... Nevruz yaklaşıyor. Aslında sağ gösterirken sol vurmak istiyorlar. Dikkat etmek gerek. Türkiye’ye asıl darbeyi yalanlarla var olan sözde meşruiyet zemini ile vurmak istiyorlar. Soykırım, meşru müdafaa, nefsi müdafaa gibi uluslararası baskıya, desteğe ve müdahaleye zemin hazırlayacak ortamlar oluşturmak üzere faaliyet gösteriyorlar. Halkı resmen güvenlik kuvvetleri üzerine sürmeyi planlıyorlar. Bu karmaşa ortamında hem güvenlik kuvvetlerini ve halkı silahla, ateşle, provokasyonlarla tahrik etmek istiyorlar. Kitleleri ayağa kaldırmak, infialler üretmek, güvenlik kuvvetleri bu kitlelere müdahale ettirmek, Türk’le Kürt’ü karşı karşıya getirip burada kan akıtmak, ortaya çıkacak görüntülerle Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istiyorlar.
Destekleri, hamileri, planlayıcıları, organizatörleri malum.
“AMERİKA, AB VE RUSYA’NIN DA DESTEĞİNİ ALDILAR”
Konuyla ilgili tüm komşularımızın (İran-Irak-Suriye, hatta Ermenistan’ın), ABD’nin, Rusya’nın, AB’nin desteğini PKK şu an çok iyi kokluyor. Hatta bu aldığı kokuyla birlikte ağzı daha da köpürmüş, salgı ve salyaları artmış, hırslanmış ve fena halde gaza gelmiş durumda. IŞİD yalanı üzerinden tarihlerinde hiç olmamış desteği ve bu destekle beraber ürettikleri etkiyi kaldıraç gibi Türkiye’de kullanmak ve Türkiye’yi kanırtmak istiyor. Bu hedef doğrultusunda sahada da pek çok işbirliği ve ittifak geliştirdiler. PYD/YPG bunun en bilineni. Şu an PKK pek çok etnik, mezhepsel, dinsel, ideolojik, siyasal ve menfaat yapılanmasıyla, suç ve terör örgütüyle işbirliği içinde...
Nihai hedefi hizmet ettiği iradeler adına Irak, Suriye ve Türkiye’de özyönetim-kanton adı altında taşeron alanlar üretmek. Sonra da bunu bugün bir şekilde desteğini aldığı Şia orijinli alanlara taşımak.
“DEMİRTAŞ’IN HALK KIŞKIRTMASI İLE BAZI SALDIRILAR BİRLEŞİRSE GÖRÜŞMEMİŞ OLAYLAR YAŞANIR”
Türkiye’nin sınır hattı boyunca yer alan ilçelerine karşı özellikle Suriye’den yapılabilecek bazı saldırılar ortalığı daha da karıştıracaktır. Malum PKK’nın şu an en büyük silahlı gücü Suriye’de ve sayıları 45-50.000 civarında. IŞİD’le mücadele yalanı altında besleniyor, büyütülüyor, destekleniyor ve Türk ordusunda bile olmayan silahlarla teçhiz ediliyorlar. Suriye’deki PYD’nin Türkiye’ye eylem ithal etmesi kuvvetli olasılık dahilindedir. Bu Türk toprakları içinde bir başka Ayn el Arap-Kobani benzeri oluşumlar demektir. Olası bu gelişme Selahattin Demirtaş’ın halk kışkırtması ile birleştiği an, Türkiye’de şu ana kadar olmamış olaylar yaşanır. Temeldeki sorun bence bu. Tekil ve doğrusal eylem değil, çoklu ve asimetrik eylemlerle beslenen katlanan eylem etkinliği ve buradan türeyecek sözde ayaklanma dönemi.
Önümüzdeki günlerde yapılması planlanan toplumsal gösteriler ve sadece bunlardan kazanım değil asıl amaç. Orada başka türlü bir şey amaçlıyorlar. Bence çok daha büyük bir kötülüğün peşindeler. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün. Türkiye’ye Kandil’den Irak’tan akış var. Bununla birlikte dağdan sivil yaşam alanlarına da akış var. YDG-H ve TAK eylemleriyle ilgili değişik alan zaman ve şekillere dair öngörüler var.
Güvenlik kuvvetlerimizdeki kaydırmalar, yapılan operasyonlar ve yaşananlar da aslında bunun birer işareti... Hazırlık var.
“OLAY ULUSLARARASI BİR MÜCADELE HALİNİ ALDI”
Özellikle Irak ve Suriye’de değişik işbirlikleri içerisindeler. Örneğin Goran hareketi ile işbirliği yaparak IKBY’nin egemen olduğu bazı alanlarda öz yönetim – kanton alanları kurmaya çalışıyorlar. Buna örnek olarak Germiyan, Ranya, Kaledize bölgeleri gösterilebilir. Ayrıca Halepçe’nin doğusundaki ve bir kısmıyla İran içinde kalan Hevrewan bölgesinde varlıklarını arttırmış durumdalar. Oramar Tahkt merkezli bu dağlık alanın özelliği Yaseran inanışının merkezi olması. Yaseranlık malum PKK’nın benimsediği Zerdüşt inanışının bir uzantısı ve Türkiye’nin isyan tarihinde önemli bir yeri olan Seyit Rıza aslında bir Yaseran şeyhi. Ayrıca IŞİD’den geri alınan Sincar (Şengal) de pek çok hükümet binasını işgal etmiş durumdalar ve IKBY onları oradan çıkartamıyor. “Biz Irak merkezi hükümetinden talimat alıyoruz” diyorlar. Bütün bunlarla birlikte tartışmalı bölgelerin tamamına dağılmış durumdalar. Hizmet ettikleri iradeler adına tamamına yakını Türkmen coğrafyası olan tartışmalı bölgelerde güç, irade ve inisiyatif üretiyor, örgütleniyor, adam topluyor ve yığınak yapıyorlar.
Ve bunlar sadece birer örnek. Böyle sayısız bağlantı ve ilişki geliştirmiş durumdalar. Olay artık Türkiye’nin doğrusal bir mücadelesi olmaktan çoktan çıktı. Türkiye artık PKK ile eski geleneksel metotları ile mücadele edemez. Artık çok boyutlu, çok eksenli ve çok değişkenli uluslararası bir mücadele içindeyiz.. Coğrafya sadece IŞİD değil, başta PKK-PYD-YPG olmak üzere pek çok vekil güç – proxy örgüt üzerinden dizayn edilirken, biz hep IŞİD üzerinden konuştuk, şimdi IŞİD’in tamamlayıcı parçası PKK ile IŞİD’i konuşmak ve inisiyatifi ele almak zorundayız.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.