Başbakan'ın 'canlı bomba' sözlerine hukuk ne diyor?
Ankara’daki canlı bomba saldırısının ardından Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı ‘tutuklama’ açıklaması siyasetin ve kamuoyunun şu anda en fazla tartıştığı konular arasında. Peki, hukuk ne diyor?
Ankara’da meydana gelen canlı bomba eyleminin ardından soruşturmayla ilgili bir televizyon programında açıklamalarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, ilk ipuçlarının IŞİD’i işaret ettiğini söylemiş, bu konuda da bir listenin bulunduğunu ancak eylem yapılmadan tutuklanmalarının hukuki olarak mümkün olmayacağını belirtmişti. Bu açıklamanın ardından ise özellikle ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’ndan sert eleştiriler gelmişti.
Konu büyüyerek kamuoyunda da tartışılmaya başlandı. Başbakan Davutoğlu’nun açıklamasının ardından bu konunun hukuki boyutu önem kazanmış durumda.
Konuyu AjansHaber’e değerlendiren Avukat Cesim Parlak, terörle mücadele kanununu işaret ederek takipte olmalarının hukuki aşama için yeterli olduğunu belirtti.
Parlak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“KANUNA GÖRE GÖZALTINA ALINABİLİR, TUTUKLANABİLİRLER”
Bizde terörle mücadele kanunu var. Burada canlı bomba ismiyle ihbarlanmış, canlı bomba olarak istihbari bilgi olarak tespit edilmiş kişilerle ilgili olarak zaten takipteler, aksi olarak bunlar gözaltına alınabilir, tutuklanabilir. Çünkü terörle mücadele kanununa göre illaki terör faaliyetini gerçekleştirmiş olmak şart değil, terör örgütüne üyelik de önemli bir suçtur. Terör örgütüne üyelik suçu da, tutuklamayı gerektiren 100.maddede belirtilen tutuklama şartları, tutuklanacak katalog suçlar arasında sayılmıştır.
İHTİMAL DAHİLİNDE OLMASI DA GÖZALTINA SEBEP OLABİLİR
Hukuken terör örgütüyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler ve bağlantılarıyla ilişkin tespitler yapılmışsa, kayıtlara ‘evet bu canlı bombadır, canlı bomba olarak faaliyette bulunabilir’ meselesi olsa dahi, bunlar gözaltına alınabilir. Adli olarak hakkında soruşturma açılıp, tutuklanabilir. Sadece bunlar uyuyan hücredir, ancak uyandığında, eyleme geçtiğinde, hukuken adli takip olarak işlem gerçekleştirebiliriz iddiası bizim terörle mücadele kanunu, mevcut ceza kanunu ve mevcut ceza muhakemesi kanunu çerçevesinde değerlendirildiğinde, yerinde değil, hukuka uygun bir bakış açısı değildir.
MAKUL ŞÜPHE İLE YETERLİ GÖRÜLÜR
2013 yılında yapılan yasa değişikliğinde, ceza muhakemesi kanunda arama, gözaltı, iletişimi tespiti ve dinlenmesi, fiziki takip meselesinde daha önce kuvvetli suç şüphesi olgusu gerekirken, yapılan düzenlemeyle makul şüphe yeterli görülüyor. Makul şüphe yeterli görülürken, burada artık eylem, suç işlenmedi, somut eylem, yeterli delil bulunmadı iddiası yanlıştır. Hem savcılığa, hem istihbaratı yapacak kolluğa yetki verilir.
“TEHLİKELİ SUÇLAR” KAVRAMI
Burada makul şüphe ihtiyacı yok çünkü devlet zaten makul şüphe aşamasını bunlarla ilgili geçmiş. Makul şüpheyi geçmiş, bunları canlı bomba diye tespit etmiş. Hangi amaçla yapılmışsa, acaba hukuki olarak tanımlamada, Sayın Başbakan’ın hukuki vasıflandırmayı yaparken kullandığı dil hukuki olmaması sebebiyle yanlış olmuş olabilir ama özellikle IŞİD gibi PKK ya da başka illegal örgütlerin, teröre başvuran örgütlerin makul şüphe gerekçesiyle indirgediğinde hepsinde işlem yapılabilir. Tehlike arz eden, zaten örgütsel faaliyette bulunan ve canlı bomba olma ihtimali olan tiplerle ilgili olarak tehlike suçlar gibi kavram da var ceza kanununda. Bu kapsamda değerlendirilerek, ciddi bir şekilde istihbarat raporları varsa, adli kolluk vasıtası ile savcılara iletilir ve savcılık üzerinde adli bir işlem başlatılır. Bunlar gözaltına alınabilir, bunlarla ilgili olarak evleri, üstleri arama yapılabilir, bunların telefonları dinlenilebilir, artık istihbarı anlamda değil de adli anlamda bir nevi alınabilirdi.
“TELEFON DİNLEMEDE SÜRE SINIRLAMASI DA KALKIYOR”
Bütün bu telefon dinlemeleriyle ilgili olarak yapılan düzenlemede süre sınırlaması da kalkıyor. Uzun bir süre içerisinde sürekli takipte olup, böyle bir eylem iletişimleri tespit edilerek önlenebilir, tutuklanabilir. Bu tamamen yargının ve soruşturmayı yapacak emniyet güçlerinin perspektifiyle ilgili, meseleye bakışıyla ilgili, oluşan duyarlılığıyla ilgili. Bu konuda duyarlılığı oluşursa, bu konunun üzerine giderse oradaki detayları tespit edebilir.
Ankara Sulh Ceza Mahkemesi’nin yayın yasaklarıyla ilgili olarak, getirdiği yayın yasağının, nasıl ki orada istenildiğinde yargı kendi sınırlarını aşarak karar veriyor ama bir taraftan da kendi sınırları içinde kalarak dahi önleyebileceği bir meselede karar vermekte ya da uygulamaktan itina edip, bu hukuk buna cevaz vermiyor demiş olması yanlıştır.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haberlerin tüm hakları AjansHaber’e aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. AjansHaber tarafından üretilen haberlerin kaynak gösterilmeden kullanılması, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36 ve 37. maddesine aykırıdır ve suç teşkil etmektedir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili olarak 4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı internet yasasına göre de bu durum cezai işlem gerektirmektedir.